Tarihte hiçbir önemli olay aniden gerçekleşmez. Hepsinin bir geçmişi ve gelişim süreci var. İnsanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın mimarlarından Adolf Hitler’in Almanya’da iktidara geliş hikayesi de tam olarak böyle bir hikaye.
Bu içeriğimizde sizi Nasyonal Sosyalist Parti’nin Almanya’da ilk kez birinci parti olduğu 1932 yılına götüreceğiz.
İkinci Dünya Savaşı için “Birinci Dünya Savaşı’nın devamı” tabiri kullanılıyor. Bu tanımlamanın nedeni Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan anlaşmaların İkinci Savaş’a zemin hazırlamasıdır.
Adolf Hitler karakterinin gelişim ve tanınma süreci de o yıllara denk geliyor. Alman milliyetçiliğiyle popülaritesini artıran Hitler, 1930’lu yıllarda artık ülkenin önde gelen adaylarından biriydi.
31 Temmuz 1932’de parti üçüncü kez genel seçimlere katıldı. Seçim sonuçları bir kez daha parlamentoda çoğunluğu elde edebilecek bir partiyi ortaya koymadı. Toplam oyların yüzde 37’sini alan Nasyonal Sosyalist Alman Personel Partisi, parlamentoda çoğunluğu sağlayamasa da en çok sandalyeye sahip parti oldu. Kasım ayında yapılan seçimlerle Hitler bu üstünlüğünü korumayı başardı.
Hitler, 5 Mart 1933’te ülkeyi yeni bir genel seçime götürdü. Seçim kampanyası sırasında sanayi, finans ve sigorta devlerinden önemli mali destek aldı. 5 Mart 1933 seçimlerinde Nasyonal Sosyalist Alman Personel Partisi’nin oyu %44’e çıktı. O artık ülkenin cumhurbaşkanıydı ve kimse onun önünde duramazdı.
Seçimlerin hemen ardından Meclis’ten “yetki kanunu” çıkarıldı. Bu yasa, Reichstag’ın tüm yetkilerini dört yıllık bir süre için kabineye devrediyor ve bu süre boyunca çalışmalarını askıya alıyordu.
Parlamentonun kendisine geniş yetkiler vermesi sonucunda Hitler, 23 Mart 1933’ten sonra Alman İmparatorluğu’nun tek lideri oldu. Günlük işlerde parlamentonun veya Başkan Hindenburg’un baskısından kurtuldu ve onu etkisiz hale getirdi.
2 Ağustos 1934’te Paul von Hindenburg öldü. Bunun üzerine Hitler başkanlık görevini de üstlendi.